18 Haziran 2010 Cuma

Siz gönderemiyorsanız biz gönderelim!

Christoph Daum, iki sene daha görevinin başında kaldığını açıkladı, Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetimi de doğruladı. Daum’un Roland Koch haricindeki tüm yardımcılarının görevlerine ise son verildi. Bu kararda yönetimin ağır tazminat maddelerinin altında kaldığı açıkça görülebiliyor.

Aziz Yıldırım’ı her zaman kalpten desteklemiş bir insan olarak artık yapılanlara iyimser yaklaşabilmem mümkün değil. Sen Fenerbahçe’sin bir kere, Daum gibi kariyeri muhteşem başarılarla dolu olmayan bir hocayı getirmek için seni bu kadar zor durumda bırakacak tazminat maddesi koymak zorunda olmamalısın. Hiç mi görmediniz Beşiktaş’ın Del Bosque’den çektiklerini? Hiç mi akıllanmadınız, hiç mi ders almadınız Aragones ile yaşadıklarınızdan? Sözleşmeye 13 milyon tazminat yazana kadar lig şampiyonluğu 10, Avrupa Ligi şampiyonluğu 25 milyon avro yazarsın, sonra arkana yaslanır olacakları izlersin. Ayrıca 300 milyon bütçem var diye hava atıp 13 milyonu ödeyememek de ne ola ki?

Yöneticiysen kararının arkasında durman gerekmez mi? Sen bu adamı Denizli’de yaşattığı son maç faciasından dolayı sepetlemedin mi? Tükürdüğünü yalar da bu adamı geri getirirsen, o da sana yaptığın hatanın bedelini seninle dalga geçerek ödetir işte Trabzon maçında tek forvetten dahi vazgeçmeyerek; deja vu! Sonra da çıkar “başarılıydık ama şanssızdık” der, yönetim olarak sen de söz birliği yapmak zorunda kalırsın. Hadi Denizli şanssızlıktı, Trabzon şanssızlık olamaz. Olan oldu da, yönetim olarak hala bu hocaya göz yummak büyük Fenerbahçe Camiasıyla dalga geçmekten ve yönetimin net başarısızlığından başka bir şey değildir.

Sayın Aziz Yıldırım, bu camia artık futbolda başarı bekliyor sizden, adam gibi bir hoca, adam gibi transferler istiyor, kürek şampiyonlukları değil (bu arada kürekte kupayı da bir puanla Galatasaray’a kaptırdık geçen hafta). Daum vurdumduymazdır, utanmayacak da siz ne yüzle bu adamı taraftarın önüne çıkartacaksınız? Kombine, taraftar kart, forma satarken insanlara ne diyeceksiniz? Stoch dışında transferde sesiniz soluğunuz çıkmadığı gibi derhal gönderilmesi gereken, altyapıda denense bile kapı gösterilecek olan Güiza hala kadrodaki yerini koruyor. Daum kaldığına göre yine Kazım’ın dilinden anlamayacak, adamı oynatamayacak, Semih ise ya başka kulübe kaçacak ya da yine kulübeye tüneyecek. Daum, sportif direktör Aykut Kocaman ile sorunlar yaşadığını, arkasından gizli saklı konuşulduğunu, yönetimin istediği transferleri yapamadığını açık seçik söyledi iki gün önce. Yeni bir sezona bu huzursuzluklarla başlanacak. Bunları nasıl çözmeyi planlıyorsunuz acaba?

Kaale almadığınız çok belli olan bu cefakar taraftar artık güçlü ve akıllı bir yönetim istiyor, tutulamayacak şampiyonluk sözleri değil. Kulübün dev potansiyelini akılcı kullanıp başarıya çevirmenin zamanı bugün gelmediyse ne zaman gelecek?

Bir yerden başlamak için henüz o kadar da geç değil. Kimsenin bize bu işkenceleri göz göre göre çektirmeye hakkı yok. Daum ve Güiza’yı gönderemiyorsanız, parası neyse biz verelim de öyle gönderin. Yoksa 12. adamı kaybettikten sonra düşünmek için artık çok geç kalınmış olacaktır.

27 Haziran 2009 Cumartesi

Michael'dan...

Beni gerçekten tanıyan herkes şunu iyi bilir ki, çocuklar hayatımdaki her şeyden önce gelir ve bir çocuğa asla zarar veremem.

Hayatımdaki amacım; ilhamını almakta şanslı olduğum bu kutlu coşkuyu müziğim ve dansımla dünyaya sunmaktır.

Sahneye çıktığım an sanki bir büyü bir yerlerden aniden gelir ve ruhu size çarpar ve tamamıyle kontrolünüzü kaybedersiniz.

Dünya'daki en iyi eğitim, ustaları çalışırken izlemektir.

Her zaman hayal edebilirsiniz ve hayalleriniz de gerçekleşebilir ama onu "siz" gerçekleştirmek zorundasınız.

Haydi, yürekten sevebileceğimiz bir yarını düşleyelim, ve şunu bilinki sevgi tüm yaratılanların kalbindeki en mutlak gerçektir.

Ben yalnızca dürüst olmak isteyen, insanları mutlu etmeye çalışan biriyim.Tanrı'nın bana ihsan ettiği yeteneğim aracılığıyla onlara biraz olsun 'kaçış duygusu' vermek amacım. Kalbim burada işte. Tüm yapmak istediğim bu.

Öylece boş otururken kendimi suçlu hissediyorum, çünkü biliyorum ki bir şeyler yapabilirim.

Müzik kariyeri en uzun olan sanatçıyım ve Yenilmez olarak seçilmiş olmaktan gurur ve onur duyuyorum.

Rekorları değiştirmeye başladığımda Elvis Presley'in ve Beatles'ın rekorlarını kırdım ve ertesi gece bana ucube, homoseksüel, çocuk tacizcisi ithamlarında bulundular. Ten rengimi beyazlattığımı söylediler. Halkı bana karşı tavır aldırmak için herşeyi yaptılar. Bu bir komplo!

Müziğimi üretirken, kendimi Doğa'nın bir Enstrumanı gibi hissediyorum.

En iyi jüri çocuklardır, eğer onlara beğendirebilirsen, tamamdır.

Nasıl hatırlanmak isterdim? Dünya'ya bir miktar ışık ve kaçış getiren birisi olarak. Ayrıca sessiz çocukların sesi olarak da anılmak isterdim çünkü onları seviyorum. Ben çocuklar için yaşayan birisiyim.

Hiçbir zaman alkol ya da uyuşturucu kullanmadım. Hiç sarhoş da olmadım. Şampanyayı tatmışımdır ama içmem. İnsanlar kadeh kaldırdığında sadece bardağı kaldırırım.

Dans ederken yapabileceğin en büyük hata düşünmektir. Hissetmelisin.

Sahnede tamamıyle evimdeyim. Orası yaşadığım yerdir. Orası doğduğum yerdir. Orası güvende olduğum yerdir.

Kalabalıktan korkarım, sahnedeysem güvende hissederim. Mümkün olsaydı, sahnede uyurdum. Ciddiyim.

Ne söylüyorsam onu ima ediyorumdur. Şarkı söylerken yaptığım gibi. İma etmediğim şarkıyı söylemem.

Eğitim, bir kişiye tüm dünyaya karşı yeni bir bakış açısı kazandırır ve herhangi bir bireyin eğitim hakkına sahip olabilmesinden daha önemli bir şey yoktur.

Dünyanın her köşesinde beni seven herkese sesleniyorum; her millete, her ırka, her dile... Sizi kalbimin en derininden seviyorum, dua ediniz.

Gözlerim dünya'daki en büyük kitaptır.

Paylaştığımız şu Dünya, Uzayda gezen bir kaya parçası değildir. Yaşayan canlı bir varlıktır. Bizi korur, ve korunmayı da hak eder.

Kaynak: Vikipedi

26 Haziran 2009 Cuma

Ve Tanrı meleğini yanına aldı...

Popun Kralı, bizim söylemeye alıştığımız şekliyle “Yaşayan Efsane” Michael Jackson’ın ölümü tüm dünyayı şok etti. 26 Haziran 2009 günü nefes darlığı nedeniyle hastaneye kaldırılan Michael Jackson’ın kalbi yolda durdu. Ambulans ve UCLA Tıp Merkezi’nde hayata döndürülmesi için bir saatten fazla çaba sarf edilen ünlü şarkıcı her şeye rağmen kurtarılamadı. Türkiye saati ile 01:21’de gerçekleşen ölümün sebebi kalp krizi değil, kalbin durması olarak açıklandı, ancak daha sonra otopsi yapılacak. Sokaklarda binlerce hayranı olup biteni dev ekranlardan umutla izledi, hastanenin önü mahşeri bir kalabalığa sahne oldu, ancak Michael milyonlarca sevenini bir anda yıktı.
Gary/Indiana’da 29 Ağustos 1958 tarihinde dünyaya gelen Michael "Joseph" Jackson, dokuz çocuklu bir ailenin sekizinci üyesi olarak hayata gözlerini açtı. Şarkıcının fabrika işçisi olan babası Joseph Jackson, müziğe tutku derecesinde bağlıydı ve gitar çalıyordu. Katherine Scruse ile evlenip kalabalık bir aile haline geldikten sonra ilgisini çocuklarına da aşıladı. 1960’lı yılların başlarında Michael Jackson’ın ağabeyleri Jackie, Tito ve Jermaine, babalarının kurduğu "Jackson Kardeşler-The Jackson Brothers" ile kulüplerde şarkı söylemeye başladı. Michael, özellikle solo şarkılardaki performansı nedeniyle henüz 6 yaşındayken kardeşi Marlon ile gruba dahil edildi. Artık beş üyeden oluşan grubun adı "The Jackson 5" olarak değiştirildi. Ardından yaptıkları ile normal bir insanın hayal bile edemeyeceği bir başarı yakaladı. Beklenmedik ölümü ise herkeste şok etkisi yarattı. Michael Jackson’ın Michael Joseph Jackson Jr, Paris Michael Katherine Jackson ve Prince Michael Jackson II adında üç çocuğu bulunuyordu.
Tanrı yeryüzüne bir meleğini göndermişti ama biz her zamanki gibi değerini bilmek yerine ona çamur atmayı uygun gördük. Ülkemizdeki koyun kesim ise adeta kötü haberlerden zevk alır gibi iğrenç Amerikan bulvar medyasının rant amacıyla yaptığı tüm çirkin haberlere inandı. Tabi bunda ranta ortak olmak adına doğruluğunu araştırmadan, hatta doğru olmadığını bile bile yayınlayan bütün Türk medyasının da payı çok. Dünyadaki en önemli insanlardan birisinin “kötü” haberlerinin, sansasyonlarının deli gibi tiraj yaptığını bilmeyen yok. Bu para için karalayan medya umarım Michael Jackson ile ilgili bu son “kötü” haberlerinden para kazanırlar da arkasından başka iğrençlikler yapmazlar (ama yapacaklar).

Ona çocuk tacizcisi dediler. Asla ispatlanamadı, açılan davaları bir bir kazandı. Karalandı, incitildi, kötü muamele gördü. Ona “özünü inkar etti rengini değiştirdi” dediler, “yağmur yokken şemsiyeyle geziyor deli” dediler, oysa o ileri derecede vitiligo(derinin renk pigmentleri kaybetmesi) hastası idi ve tedavisi için yapılabilecek başka bir şey yoktu. Onun estetik operasyonları ile ilgili demediklerini bırakmadılar, oysa o çocukken düşüp burnunu kırması ve birkaç sene sonra çekimler esnasında başına gelen kötü bir kaza neticesinde mecburen estetik operasyonlar geçirmişti, sonrasında ise bu operasyonlar tıbbi nedenlerle tekrarlanmak zorunda kaldı. Ona yaratık dediler, ona gay dediler, ona ucube dediler, ona pis ağızlarına ne geldiyse dediler. Ne yazık ki bunların hepsi çirkin iftiralardı ama acz içerisindeki insanlar bunlara inanmayı çok sevdi. Çok uzaklara gitmeye gerek yok, en sevdiğim arkadaşlarım, hatta entellektüelitelerine en güvendiğim insanlar dahi bu yazdıklarıma inanarak onun için çirkin ithamlarda bulundular. Michael’ın hayattayken neden “önyargı” ve “cehalet”ten nefret ettiğini anlayabilmişsinizdir sanırım.
Michael, müzik ve popüler kültürde bir mihenk taşıdır, bir devirdir. Dünyanın neredeyse tüm ülkelerine en az bir kere giderek verdiği konserlerde inanılmaz kalabalıkları kendisine aşık etmiş, dansın, koreografinin, görsel ve işitsel şovun nasıl olması gerektiğini tüm dünyaya göstermiştir. Tüm zamanların en başarılı albümlerini ve en ses getiren, dudak uçuklatan yaratıcılık ve görsel efektlere sahip kliplerini yayınlamıştır. Tek seferde en fazla Grammy Ödülü birden alarak rekor kırmıştır(sonradan Carlos Santana da bu kadar Grammy almıştır ama kategori sayısı eskisine göre artış göstermiştir). Şimdilik 100 küsür milyon adet ile dünyanın en çok satan albümü rekorunu Thriller ile on yıllardır elinde bulundurmaktadır.
O popülaritesini, nüfuzunu, zamanını, enerjisini, parasını ve kalbini çocuklara yardım etmek ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için harcadı. Çocuklara kötülük etmenin aksine, onları eğlendirmek için her şeyi yaptı, kan kanseri olan binlerce çocuğun tedavilerini bizzat yaptırttı, her daim çocuklarla birlikte oldu, konserlerinde kliplerinde ve hayatında onlara yer verdi. Altı yaşından beridir sahnede olduğu için kaybolan kendi çocukluğunun yerine başka çocukların çocukluklarını yaşayabilmeleri için her şeyi yaptı, günümüz kalabalık hapishanelerinin gerçek sebebinin çocukların “çocukluklarının onlardan çalışması” olduğuna inandı. Dünyadaki açlık ve çevre sorunlarına mümkün olduğunca el verdi. Şarkı ve kliplerinde yer verdi, Heal The World Derneği’ni kurdu, dünyanın bir çok ülkesinden gönüllü ünlüleri toplayarak dünyanın en çok satan We Are The World single’ını hazırladı ve tüm gelirini Afrika’ya bağışladı. Her türlü yardım organizasyonunda seve seve yer aldı ve yüklü miktarlarda da bağışlar yapmaktan hiçbir zaman çekinmedi. "Most Successful Entertainer of All Time (Guinness World Records)", “Best-Selling Pop Male Artist of the Millennium (World Music Award) ve “Artist of the Century (American Music Awards) gibi başarılara sahip olan Michael Jackson’ın tüm yaptıklarını anlatmak mümkün değil, yazması saatlerimi alır. Yine de bir çok detayı blogdaki diğer yazılarımdan edinebilirsiniz.
Bazı aile fertlerinin ardından kendisinin de Müslüman olduğu söylentileri çıkmıştı. Ne hikmetse sonunda mübarek bir gecede, kandil gecesinde aramızdan ayrıldı. Daha 50. yaşını yeni kutlamıştık. Ne mutlu bize ki bir efsaneyi görebildik, çoğumuzun çocukluk kahramanı, birçok sanatçının idolü oldu, ama şu da bir gerçek ki onun gidişiyle beraber bir devir de kapandı: bizim devrimiz. Hep içimizde var olacaksın. Benim kalbim de durana kadar en büyük hayranın olacağımdan şüphen olmasın. Nur içinde yat EFSANE…

1 Eylül 2008 Pazartesi

Michael Jackson 50 yaşında...

Müzik dünyasına henüz 6 yaşındayken kardeşleriyle kurduğu "Jackson 5" topluluğuyla adım atan ve "pop müziğin kralı" olarak anılan Michael Jackson 50 yaşında...
Gary/Indiana’da 29 Ağustos 1958 tarihinde dünyaya gelen Michael "Joseph" Jackson, dokuz çocuklu bir ailenin sekizinci üyesi olarak hayata gözlerini açtı. Şarkıcının fabrika işçisi olan babası Joseph Jackson, müziğe tutku derecesinde bağlıydı ve gitar çalıyordu. Katherine Scruse ile evlenip kalabalık bir aile haline geldikten sonra ilgisini çocuklarına da aşıladı. 1960’lı yılların başlarında Michael Jackson’ın ağabeyleri Jackie, Tito ve Jermaine, babalarının kurduğu "Jackson Kardeşler-The Jackson Brothers" ile kulüplerde şarkı söylemeye başladı. Michael, özellikle solo şarkılardaki performansı nedeniyle henüz 6 yaşındayken kardeşi Marlon ile gruba dahil edildi. Artık beş üyeden oluşan grubun adı "The Jackson 5" olarak değiştirildi.

Gece kulübü ve barlarda şarkı söylemeye devam eden grup, Apollo Tiyatrosu’nda düzenlenen yarışmada birinci oldu. Böylece, dönemin en ünlü plak şirketlerinden Motown’ın kurucusu Berry Gordy’nin dikkatini çekti. Grup, 1968’te şirketle sözleşme imzaladı. "I Want You Back", "ABC", "The Love You Save" ve "I’ll Be There" listelerde bir numaraya yükselirken topluluk da 1970’lerin başında siyah pop ve soul gruplarının bir numaralı temsilcisi haline geldi. Grubun hızlı yükselişinden sonra, güçlü sesi ve farklı dansıyla öne çıkan Michael Jackson, 1971-76 yılları arasında gruba bağlı olarak "Got To Be There", "Ben", "Music and Me" ve "Forever Michael" adlı ilk solo albümlerini çıkardı. Jackson kardeşler, 1972’deki konserler serisinde gittiği her yerde büyük ilgi gördü. Turnede Commodores ve Lionel Richie, The Jackson 5’ın alt grupları olarak sahneye çıktı. Grubun satış rakamları, 1973’den itibaren düşmeye başladı. Sıkıntılı günler geçiren grup, 1976’da Motown şirketinden ayrılarak Epic Records ile sözleşme imzaladı. Motown, Jackson’lar aleyhine sözleşmeyi ihlal ettikleri gerekçesiyle dava açtı. Aynı yıl, grubun bilgisi dışında "The Jackson 5 Anthology" adlı karma albüm piyasaya sürüldü.
İsim hakkını kaybeden Jackson kardeşler, gruptan ayrılan Jermaine’ın yerine en küçük kardeşleri Randy’yi gruba dahil ederek, "The Jacksons" ismini aldı. "The Jacksons", kısa zamanda toparlanarak 1976-84 yılları arasında kariyerlerindeki yükselmeyi sürdürdü ve yeni şirketlerinden 6 yeni albüm çıkardı. 1978’deki "Destiny" isimli çalışması grubun en başarılı albümleri arasında yer aldı. Michael Jackson’ın bu albümdeki besteleri, dünya çapında büyük beğeni topladı. O’nun beste yapabilme kabiliyetini ortaya çıkaran albüm de 2 milyondan fazla sattı. Michael Jackson, korkuluğu canlandırdığı "The Witz" adlı müzikal filmde, Diana Ross ile rol aldı. Jackson’ın yaşamında Ross’un ayrı bir yeri vardı. Basında sık sık Jackson’ın Ross’a aşık olduğu, hatta sonraki yıllarda estetik ameliyatlarla ona benzemeye çalıştığı yönünde söylentilere ilişkin haberler yer aldı. Müzikaldeki şarkıların aranjörü Quincy Jones ile uyumlu bir ortaklık kuran Jackson, sanatçı ile ilk solo albümü için anlaştı. 1979’da, şarkıcının ilk bağımsız solo albümü olan "Off the Wall", Jones’un prodüktörlüğünde Epic Records’tan çıktı. Çok büyük satış rakamlarına ulaşan albüm, 1980’de American Music Awards’ta 3 dalda ödül aldı.
Pop efsanesi Michael Jackson için "Thriller" albümü hayatının en büyük başarısı oldu. "Thriller", Quincy Jones prodüktörlüğünde müzik marketlerin raflarındaki yerini aldı. Albümdeki "Wanna Be Startin’ Somethin" "Billie Jean", "Beat It", "Thriller" adlı parçalar herkesin dilindeydi. "Thriller", müzik tarihinde tüm zamanların en yüksek satış rakamına ulaşarak rekor kırdı. Jackson’ın kardeşleriyle katıldığı Motown’ın 25.kuruluş yıldönümünde, "Billie Jean" isimli parçayı seslendirirken sergilediği "Moonwalk-Ay Yürüyüşü" denilen özel dansı, O’nun imzasıyla müzik tarihine geçti. Michael Jackson, 1984’te 12 dalda aday gösterildiği Grammy’den 8 ödülle ayrıldı. Afrika’daki aç insanlar için yapılan sosyal sorumluluk ve insani yardım projesi "USA For Africa" kampanyasında yer alan Jackson’ın Lionel Richie ile yazdığı "We Are The World", "Yılın Şarkısı" dalında Grammy kazandı.
Michael Jackson şöhretini sürdürürken artık müziği kadar farklı davranışlarıyla da dikkatleri çekmeye başlamıştı. Uzun süre yaşamak için "Fil Adam"ın kemiklerini satın almaya kalkışan Jackson, basında alaycı haberlere konu oldu. Bu arada, "Bad" albümüyle müzikseverlerin karşısına çıktı. Jones’un prodüktörlüğünü üstlendiği son Michael Jackson albümü, sanatçının beklentilerinin altında bir satış rakamına ulaşsa da "I Just Can’t Stop Loving You", "Bad", "The Way You Make Me Feel", "Man In The Mirror" ve "Dirty Diana" gibi parçalar listelerde bir numara oldu. Bad" şarkısına, Martin Scorsese yönetmenliğinde çekilen klip herkesi şaşırttı. Şarkıcının ten renginde çok belirgin değişiklik vardı. Medya, sanatçının, siyah olmaktan utandığı için ten rengini beyazlatmaya çalıştığını ve estetik ameliyatı geçirdiği iddialarını ortaya attı.
"Moonwalker" filminin başarısından sonra, paparazziler ve hakkında çıkan söylentilerden sıkılan sanatçı, 2 bin 700 dönümlük alana kurulu "Neverland" çiftliğini satın aldı. 1993’te 27. Superbowl maçının devre arasında mini bir konser veren Jackson, Amerikan televizyonlarında o zamana kadar elde edilmiş en büyük izlenme payına sahip olarak yaklaşık 100 milyon kişiyi ekran başına topladı. Sanatçıya, Şubat ayında düzenlenen 35. Grammy Ödül Töreninde "Yaşayan Efsane" ödülü verildi. Jackson, Elvis Presley’in kızı olan Lisa Marie Presley ile evlendi. Ancak evlilik 18 ay sürdü. 1996’da yine dünya turnesine çıkan Jackson, konserler sürerken Deborah Jeanne Rowe ile evlendi. Michael Jackson’ın, Michael Joseph Jackson Jr. (Prince-Prens olarak biliniyor) adlı bir erkek ve Paris Katherine Jackson adlı bir kız çocuğu oldu. Jackson ile Rowe, 1999’da yollarını ayırdı. Çocuk istismarı iddiasıyla iki kez tutuklanan Jackson, masum bulunarak salıverildi. Basında Michael Jackson’ın dinini değiştirerek "İslamiyet"i seçtiği ve 2005 yılında da cami yaptırdığı söylentileri de çıktı.

12 Nisan 2008 Cumartesi

Bükreş Konseri Yayında!!!


Popun Kralı, rekor kıran Thriller albümünün 25. yılını bir MSN özel konseriyle kutluyor. Live In Bucharest:The Dangerous Tour (Bükreş'te Canlı: Dangerous Turnesi), Michael Jackson'ın bugüne dek canlı yayında baştan sona görüntülenen tek konseri. İzlemek için tıklayın.

Popun Kralı, rekor kıran Thriller albümünün 25. yılını bir MSN özel konseriyle kutluyor. Live In Bucharest:The Dangerous Tour (Bükreş'te Canlı: Dangerous Turnesi), Michael Jackson'ın bugüne dek canlı yayında baştan sona görüntülenen tek konseri. 1992'de çekilen konser, sanatçıyı kariyerinin zirvesinde, "Wanna Be Startin' Somethin," "Billie Jean," "Beat It" ve tabii "Thriller" gibi klasiklerinde ay yürüyüşü yaparken görüntülüyor.

Guiness Rekorlar Kitabı'nan "Tüm Zamanların En Başarılı Eğlence Sanatçısı" olarak geçen Jackson, pop kültürünün en sevilen ve en ileri gelen sanatçılarından biri. Dünya Müzik Ödülleri tarafından Binyılın En Çok Satan Erkek Pop Sanatçısı ve Amerika Müzik Ödülleri tarafından Yüzyılın Sanatçısı seçildi. Ayrıca Rock & Roll Hall of Fame'de iki kere yer aldı: 1997'de Jackson 5'in bir üyesi ve 2001'de bir solo şarkıcı olarak.

1984'te Jackson 12 Grammy adaylığı alarak ve sekizini kazanarak bir yılda en çok Grammy Ödülü alan sanatçı unvanıyla bir rekora imza attı. O yıl Michael'in yedi Grammy'si Thriller'a verildi: Yılın Albümü; Yılın Plağı("Beat It"); En İyi Erkek Pop Vokal Performansı("Thriller"); En İyi Düzenleme –Klasik Olmayan (Thriller); En İyi Erkek Rock Vokal Performansı("Beat It"); En İyi Erkek R&B Vokal Performansı("Billie Jean"); En İyi R&B Şarkısı("Billie Jean"). Aynı yıl sekiz Amerika Müzik Ödülü ve üç MTV Video Müzik Ödülü aldı. Ertesi yıl, "Michael Jackson'ın Thriller'ının Yapımı", 27. Grammy Ödülleri'nde En İyi Video Albüm ödülüne layık görüldü.
Bu yıl Epic/Legacy Plakçılık, Michael Jackson'ın dünyada tüm zamanların en çok satan albümü Thriller'ın 25. yıldönümünü kutlamak üzere pop kültürünün mihenk taşı, rekorlar kıran bu olağanüstü albümün genişletilmiş lüks versiyonunu çıkardı.

The Thriller - 25th Anniversary Edition'da orijinal albümün tamamı yanısıra yedi bonus şarkı ve bir DVD yer alıyor. DVD'de Thriller'dan kısa filmler ("Thriller," "Beat It," and "Billie Jean") ve 1983'te yayınlanan "Motown 25: Yesterday, Today, Forever" adlı efsanevi televizyon özel programından onu büyük üne kavuşturan, Emmy'e aday gösterilmiş "Billie Jean" performansı yer alıyor.

Thriller'ın genişletilmiş yeni versiyonu daha önce hiçbir formatta yayınlanmamış altı şarkıyı da içeriyor: Fergie ile "Beat It 2008"; "Billie Jean"in yeni bir Kanye West remiksi; Akon'la "Wanna Be Startin' Somethin'"in yeni versiyonu; "The Girl Is Mine" ve "P.Y.T."nin Will.i.am remiksleri; ve "For All Time", orijinal kayıt seanslarından Michael Jackson'ın tekrar miksleyip mastırladığı ve daha önce yayınlanmamış kayıtlar.

25 yıl önce ilk kez Amerika'da çıkan Thriller, Michael Jackson'ın altıncı solo albümü ve prodüktör Quincy Jones'la yaptığı ikinci albüm. Jones, Jackson 5'in baş vokali eski çocuk yıldızını, bir anda dünya starlığına yükseltti. Thriller'ın nabız sesleri eşliğinde dünya dans figürleri literatürüne "robot" ve "ay yürüyüşü"nü sokan Michael Jackson, ana akım pop kültürünün bütün yönlerinde devrim yaratmış ve bu süreçte dünyanın en popüler eğlence sanatçısı olmuştu.

Orijinal Thriller, inanılmaz bir biçimde arka arkaya 80 hafta Amerika İlk 10 listesinde yer almış, bunun 37 haftasında 1 numarada kalmıştı. Albümün orijinal dokuz şarkısının yedisi Billboard Hot 100 listesinde İlk 10'da yer almış; Thriller şarkıları Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Avustralya, Danimarka, Belçika, Güney Afrika, İspanya, İrlanda, Yeni Zelanda ve Kanada'da listelerde birinci sıralara yükselmişti.

Thriller, iki yıl üst üste (1983 ve 84) Amerika'nın en çok satan albümü olan ilk ve tek plak olarak tarih yazmıştır. 1985'te Guiness Rekorlar Kitabı, Thriller'ı bugüne dek hala geçerliliğini koruyan bir rekorla "Tüm Zamanların En Çok Satan Albümü" diye nitelendirmiştir.

22 Mart 2008 Cumartesi

Gran Turismo 5 Prologue

Sony, popüler yarış simülatörü Gran Turismo 5 Prologue için uygun gördüğü garajı açıkladı. Deniz manzaralı Mazda’dan başlayıp Ferrari’ye kadar giden listede tam 71 araç mevcut. Japonların aylardır oynadıkları oyuna geç ulaşan biz Avrupalı’lar (ne havalı oluyor di mi söylemesiJ) elbette ki bazı avantajlara sahip olmalıydık, olduk da. Daha detaylı araba modifikasyonlarıu, drift modu, iki kişilik oyun için bölünmüş ekran seçeneği ve gelecekte gerçekleşmesi planlanmış yarışlara katılabilme imkânı bizlere sunulacak. Serideki ilk gerçek online deneyimini bu oyunla, hem de 16 kişiye kadar aynı anda oynayarak tadacağız. Ne kadar agresif yarışlar olacağını varın siz düşünün. Tersten de oynanabilen altı pist, daha iyi fizik motoru, daha zorlu bilgisayar kontrollü sürücüler, 1080p parlak ve gerçekçi grafiklerin yanı sıra Gran Turismo TV’ye erişim hakkı da oyunun en önemli özelliklerinden. Oyunu Mart ayının sonunda bluray disk, yahut PlayStation Store’dan download şeklinde satın alabileceğiz. GT5 çıkana kadar nefsinizi körleyecek olan Prologue’daki arabaların tam listesi ahan daaşağıdaki gibi... Sizce hangisi en iyisi?
Lexus IS F '07
Nissan Skyline GT-R V-spec II Nur '02
Nissan Fairlady Z Version S '07
Nissan Skyline Sedan 350GT Type SP '06
Nissan Skyline Coupe Concept '07
Nissan Skyline Coupe 370GT Type SP '07
Nissan Skyline Coupe (V36) Tuned Car
Nissan GT-R Proto '05
Nissan GT-R '07
Honda Integra TYPE R '04
Honda NSX Type R '02
Acura NSX '91
Mazda Atenza Sport (2007 Tokyo Motor Show reference exhibit)
Mazda RX-8 Type S '03
Mazda RX-7 Spirit R Type A (FD)
Mazda RX-7 (FD) Special Tuned Car
Subaru Impreza WRX STI (18inch BBS Wheel Option) '07
Subaru Impreza Sedan WRX STI spec C Type RA '05
Mitsubishi Lancer Evolution IX GSR '05
Mitsubishi Lancer Evolution X GSR Premium Package '07
Mitsubishi Lancer Evolution IX GSR Tuned Car
Mitsubishi Lancer Evolution X GSR Tuned Car
Suzuki Cappuccino '95
Suzuki Swift Sport '07
Suzuki Cervo SR '07
Suzuki Cappuccino Tuned Car
Suzuki Swift Sport Tuned Car
Daihatsu Copen Active Top '02
Daihatsu OFC-1 '07
Chevrolet Corvette Z06 '06
Chevrolet Corvette Z06 (C6) Tuned Car
Dodge Viper GTS '02
Dodge Viper SRT10 Coupe '06
Dodge Viper SRT10 Coupe Tuned Car
Ford Mustang V8 GT Coupe Premium '07
Ford GT '05
Ford Focus ST '06
Ford GT Tuned Car
Audi R8 4.2 FSI R tronic '07
Audi TT Coupe 3.2 quattro '07
BMW Z4 '03
BMW 135i Coupe '07
BMW M3 Coupe '07
BMW 135tii '08
Mini Cooper-S '06
Mercedes-Benz SL 55 AMG '02
Volkswagen Golf GTI '01
Volkswagen Golf V GTI '05
Alfa Romeo 147 TI 2.0 TWIN SPARK '06
Alfa Romeo Brera Sky Window 3.2 JTS Q4 '06
Ferrari 599 '06
Ferrari F430 '06
Ferrari 512BB '76
Ferrari F40 '92
Lancia Delta HF Integrale Evoluzione '91
Citroen C4 Coupe 2.0VTS '06
Renault Clio Renault Sport V6 24V '00
Renault Clio Sport V6 24V Tuned Car
Aston Martin DB9 Coupe '06
Jaguar XK Coupe '06
Lotus Elise 111R '04
Lotus Elise '96
Lotus Elise 111R Tuned Car
Lotus Elise Tuned Car
TVR Tuscan Speed 6 '00
TVR Tamora '02
Art Morrison Corvette '60
Amuse/Opera Performance Gran Turismo 350Z RS
Amuse S2000 GT1 Turbo
Mine's BNR34 Skyline GT-R N1 base '06
Blitz Dunlop ER34 '07

6 Şubat 2008 Çarşamba

Facebook'çular Dikkat

Facebook ve Myspace gibi sosyal arkadaşlık sitelerine üye olup kişisel bilgilerinizi eklemeden önce iki kez düşünün. Çünkü uluslararası kariyer planlama sitesi Badenoch&Clark’ın araştırmasına göre, patronların üçte ikisi işe alacağı elemanlar hakkında sosyal paylaşım sitelerinde bilgi topluyor. Öte yandan Facebook’un Türkiye’deki kullanıcı sayısı 1 ayda yüzde 466 artarak büyüme hızında dünyanın diğer ülkelerini geride bıraktı. İşte sanal âlemde gezinirken dikkatli etmeniz gerekenler:

- İçkili âlemlerde çekilen fotoğraflara dikkat edilmeli.
- Patronlar saygısızca şikayet edilmemeli.
- Arkadaşların aşk hayatı ve özel hayatı hakkında dedikodu yapılmamalı.
- İş saatinde bu tip sitelerde vakit geçirdiğinizi ima eden tabirler kullanılmamalı.
Kaynak: www.internethaber.com

17 Ocak 2008 Perşembe

Çin işi Japon işi

Bu Çin milletini tutabilene aşk olsun, akıl almaz işler yapıyorlar. Daha önce Oyungezer Dergisi’nde Çinlilerin Varyaq uçak gemisi ve Nintendo Wii’nin kopyası Çintendo Vii’den bahsetmiştim. Dünya ekonomisini altüst eden ürünlerini az çok biliyor ve yaşıyoruz zaten. “Ne alırsan 1 YTL” ve “yarım kullanımlık” tanımları dilimize Çinceden geçti desem yeridir.

Konsollara kopya oyunları çalıştıran çipler de üreten Çinliler, otomotiv sektöründe de ciddi şekilde ataktalar. Gerçi özellikle Samand modeli ile öne çıkan İran otomobilleri ve 2500$’a dünyanın en ucuz arabasını üreten Hint firmaları kendilerine rakip oluyor ama Çinliler gerçekten belden aşağı vuruyorlar. Dünyanın önde gelen markalarının oldukça revaçtaki modellerinin ucuz kopyalarını yapan Çinliler, taklit ettikleri modellere bariz benzetmeme gibi bir kaygı da taşımıyorlar. BMW markasını BYD ile kopyalayan, binek arabalarından ciplere kadar sınır tanımayan Çin otomobilleri bu Şubat ayında Türkiye piyasasına da giriyor.

Euro NCAP testinde 5 üzerinden hiç alan Amulet modelinin üreticisi olan Chery firması, Türkiye’de Chery Bilgi Hattı (0212 337 43 44) ve Yol Yardım Hattı olmak üzere iki servisini çoktan başlattı bile. Burnumuzun dibinde satış yapmayı kafaya koyan Çinlilerin bu otomobilleri sadece nüfus planlaması için üretmedikleri belli oldu. Alan, binen, kullanan elbet olacak ama iki kere düşünün demekten alamıyor insan kendini.



30 Kasım 2007 Cuma

Michael Jackson Yeniden!

Yılların eskitemediği (tamam belki biraz eskittiği) Popun Kralı Michael Jackson, 104 milyon kopya ile dünyanın en çok satan albümü rekorunu elinde bulunduran Thriller’ın genişletilmiş 25. yıl versiyonu ile geri dönüyor. Piyasaya çıktığında neredeyse tüm Grammy ödüllerini toplayan ve değişik dallarda Guinness Rekorlar Kitabına giren albüm, bu kez karşımıza MJ’ın yeni ve daha önceden yayımlanmamış parçaları ve remixler ile birlikte geliyor. Bonus DVD’sinde ise Dijital olarak yenilenen klipleri ve "Motown 25: Yesterday, Today, Forever" televizyon şovundaki performansı yer alacak. 25. Yıldönümü albümü tüm dünyada 11 Şubat 2008’de satışa sunulacak.

"Most Successful Entertainer of All Time (Guinness World Records)", “Best-Selling Pop Male Artist of the Millennium (World Music Award) ve “Artist of the Century (American Music Awards) gibi başarılara sahip olan Michael Jackson’ın yeni albümünün içeriği şöyle…

THRILLER - 25TH ANNIVERSARY EDITION
Thriller - original track listing - US Billboard Chart Peaks
"Wanna Be Startin' Somethin'" - (#5 Hot 100, #5 R&B)
"Baby Be Mine"
"The Girl Is Mine" (with Paul McCartney) - (#2 Hot 100, #1 R&B, #1 Adult Contemporary)
Thriller" - (#4 Hot 10, #3 Hot R&B/Hip-Hop Singles & Tracks)
"Beat It" - (#1 Hot 100, #1 R&B)
"Billie Jean" - (#1 Hot 100, #1 R&B, #9 A/C)
"Human Nature" - (#7 Hot 100, #2 Adult Contemporary)
"P.Y.T. (Pretty Young Thing)" - (#10 Hot 100)
"The Lady in My Life"
Bonus Material:
10. Someone In the Dark ^
11. Billie Jean (Michael Jackson's original demo recording) ^
12. Carousel ^
Previously Unreleased Tracks For 25th Anniversary Edition
13. The Girl Is Mine 2008 with will.i.am*
14. P.Y.T. (Pretty Young Thing) 2008 with Michael Jackson and will.i.am*
15. Wanna Be Startin' Somethin' 2008 with Michael Jackson, Akon and will.i.am*
16. Billie Jean 2008 with Kanye West*
17. For All Time (unreleased track from original Thriller sessions)*
^From 2001 Thriller Special Edition
*-previously unreleased
Bonus DVD
The Videos
1. Thriller
2. Beat It
3. Billie Jean
4. Billie Jean performance from Motown 25: Yesterday, Today and Forever

25th Anniversary Executive Producer: Michael Jackson
Original Album Produced by Quincy Jones

29 Kasım 2007 Perşembe

Ortada da kuyu var yanda da

Her şeyi geçtim, şu insanların yolda yürümeyi becerememesine sinir oluyorum. Trafikten zaten umudum yok, artık inancım kalmadı çözüleceğine, ama yolda yürümeyi de bir becerin be kardeşim. Çok muhalif bir günümde miyim bilmiyorum ama biraz düşünceli olsa insanlar, biraz daha hoşgörü olsa, biraz daha güleryüz belki, hayat kat kat güzel olmaz mıydı? Avrupa ülkelerinin bazılarında gördüğü trafik düzenine imreniyor, hayret ediyor insan. Halbuki (hemen hemen)aynı yollar, aynı arabalar; ama istenince oluyormuş demek ki.

Yolda yürümenin de bir adabı vardır, aynı trafikteki gibidir, sağdan yürürsün bir kere, karşından gelen de sağdan yürür, böylece çarpışmazsın. Gerçi bizde trafiğin bile ne kadar bilindiği ortada ya neyse. Karşıdan karşıya geçerken hurra etmek yerine sağdan gitsek ne kadar rahat ederiz, ne güzel bir manzara olur. Enteresandır ama çoğu “değme” şehirde olmayan bu düzen Malatya’da var mesela. Herkes nereden, ne zaman ve nasıl karşıdan karşıya geçeceğini biliyor, kimse E5’deki travestiler gibi koşarak ve yanlış yerlerden karşıya geçmeye kalkmıyor. Alışkanlık, kent kültürü meselesi bi nevi. Bizim dünyada eşi benzeri olmayan İstanbul’umuza baksanıza bir hele. Bırakın karşıdan karşıya geçmeyi, bir de kaldırımda üstünüze üstünüze gelip, kenara çekilmek bir yana vurup geçip bir özür dileme zahmetine bile katlanmazlar. Siz de bir şey deseniz kavga çıkar. Hadi diyelim kavga ettiniz, hatta adamı ağız burun haşamata çıkardınız. E kardeşim döv döv bitmez ki adamları. Tam tersi ihtimal de var üstelik, büyük ihtimalle bu kabalığı yapan insan sizi tokat manyağı edecektir.

İstanbul’un bu yönden sevdiğim bir özelliği de var aslında. Metro ve benzeri yerlerdeki yürüyen yol ve merdivenleri kullanmayı biliyor insanlar en azından. Yavaş ilerleyen ya da olduğu yerde durmak isteyenler merdivenin ya da hareketli yolun sağ tarafında duruyor ve acelesi olanlar için sol tarafını boş bırakıyorlar. Ankara’da ise bundan eser yok. Herkes çullanıveriyor, sağı solu boş bırakan olmadığı gibi tüm yolu ailekcek kapatabiliyorlar bile. Üstelik arkasında acelesi olan veya beklemek istemeyen birileri olduğuna bakmak, ya da görse bile çekilmek zahmetine bile girmiyorlar. Otogarında da böyle, raylı sistemlerinde de, başka yerlerde de. Trafik sorunu ve çevre kirliliği için öneriliyor ama gel de bu halde toplu taşıma kullan.

Son olarak iş çıkışımdan bahsedeceğim. Çalıştığım yer çok katlı ve binden fazla çalışanı olan bir kurum. İş çıkışında asansör kargaşasına girmek istemeyince merdiveni tercih edebiliyorum. Hadi o geniş merdivenden indiğimde sallana sallana ilerleyen hanım ablaları saymayalım, bina çıkışından servislere kadarki o yola ne demeli… Yağmurda bile Konya ovasındaymışçasına umursamaz şekilde yürüyen ve yolu altı kişi yan yana sohbet ederek kapatanlara ne demeli? Tarlada gitsen anlarım ama insan birazcık başkalarını da düşünmeli bence. Hayır kornam ya da selektörüm yok ki bu adamlara kendimi hatırlatayım, herifin umrunda değil, kaygı yok, saygı yok. Bırakın Formula pistini, Avrupa Birliği’ni, Nükleer santrali, biz önce yolda yürümeyle başlayalım işe bence. Evet belki biraz agresif modumdayım ve çok sıradan bir konu üzerine zırvaladım. En azından haksızsın diyen olmaz diye umuyorum.