Christoph Daum, iki sene daha görevinin başında kaldığını açıkladı, Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetimi de doğruladı. Daum’un Roland Koch haricindeki tüm yardımcılarının görevlerine ise son verildi. Bu kararda yönetimin ağır tazminat maddelerinin altında kaldığı açıkça görülebiliyor.Aziz Yıldırım’ı her zaman kalpten desteklemiş bir insan olarak artık yapılanlara iyimser yaklaşabilmem mümkün değil. Sen Fenerbahçe’sin bir kere, Daum gibi kariyeri muhteşem başarılarla dolu olmayan bir hocayı getirmek için seni bu kadar zor durumda bırakacak tazminat maddesi koymak zorunda olmamalısın. Hiç mi görmediniz Beşiktaş’ın Del Bosque’den çektiklerini? Hiç mi akıllanmadınız, hiç mi ders almadınız Aragones ile yaşadıklarınızdan? Sözleşmeye 13 milyon tazminat yazana kadar lig şampiyonluğu 10, Avrupa Ligi şampiyonluğu 25 milyon avro yazarsın, sonra arkana yaslanır olacakları izlersin. Ayrıca 300 milyon bütçem var diye hava atıp 13 milyonu ödeyememek de ne ola ki?
Yöneticiysen kararının arkasında durman gerekmez mi? Sen bu adamı Denizli’de yaşattığı son maç faciasından dolayı sepetlemedin mi? Tükürdüğünü yalar da bu adamı geri getirirsen, o da sana yaptığın hatanın bedelini seninle dalga geçerek ödetir işte Trabzon maçında tek forvetten dahi vazgeçmeyerek; deja vu! Sonra da çıkar “başarılıydık ama şanssızdık” der, yönetim olarak sen de söz birliği yapmak zorunda kalırsın. Hadi Denizli şanssızlıktı, Trabzon şanssızlık olamaz. Olan oldu da, yönetim olarak hala bu hocaya göz yummak büyük Fenerbahçe Camiasıyla dalga geçmekten ve yönetimin net başarısızlığından başka bir şey değildir.
Sayın Aziz Yıldırım, bu camia artık futbolda başarı bekliyor sizden, adam gibi bir hoca, adam gibi transferler istiyor, kürek şampiyonlukları değil (bu arada kürekte kupayı da bir puanla Galatasaray’a kaptırdık geçen hafta). Daum vurdumduymazdır, utanmayacak da siz ne yüzle bu adamı taraftarın önüne çıkartacaksınız? Kombine, taraftar kart, forma satarken insanlara ne diyeceksiniz? Stoch dışında transferde sesiniz soluğunuz çıkmadığı gibi derhal gönderilmesi gereken, altyapıda denense bile kapı gösterilecek olan Güiza hala kadrodaki yerini koruyor. Daum kaldığına göre yine Kazım’ın dilinden anlamayacak, adamı oynatamayacak, Semih ise ya başka kulübe kaçacak ya da yine kulübeye tüneyecek. Daum, sportif direktör Aykut Kocaman ile sorunlar yaşadığını, arkasından gizli saklı konuşulduğunu, yönetimin istediği transferleri yapamadığını açık seçik söyledi iki gün önce. Yeni bir sezona bu huzursuzluklarla başlanacak. Bunları nasıl çözmeyi planlıyorsunuz acaba?
Kaale almadığınız çok belli olan bu cefakar taraftar artık güçlü ve akıllı bir yönetim istiyor, tutulamayacak şampiyonluk sözleri değil. Kulübün dev potansiyelini akılcı kullanıp başarıya çevirmenin zamanı bugün gelmediyse ne zaman gelecek?
Bir yerden başlamak için henüz o kadar da geç değil. Kimsenin bize bu işkenceleri göz göre göre çektirmeye hakkı yok. Daum ve Güiza’yı gönderemiyorsanız, parası neyse biz verelim de öyle gönderin. Yoksa 12. adamı kaybettikten sonra düşünmek için artık çok geç kalınmış olacaktır.

Gary/Indiana’da 29 Ağustos 1958 tarihinde dünyaya gelen Michael "Joseph" Jackson, dokuz çocuklu bir ailenin sekizinci üyesi olarak hayata gözlerini açtı. Şarkıcının fabrika işçisi olan babası Joseph Jackson, müziğe tutku derecesinde bağlıydı ve gitar çalıyordu. Katherine Scruse ile evlenip kalabalık bir aile haline geldikten sonra ilgisini çocuklarına da aşıladı. 1960’lı yılların başlarında Michael Jackson’ın ağabeyleri Jackie, Tito ve Jermaine, babalarının kurduğu "Jackson Kardeşler-The Jackson Brothers" ile kulüplerde şarkı söylemeye başladı. Michael, özellikle solo şarkılardaki performansı nedeniyle henüz 6 yaşındayken kardeşi Marlon ile gruba dahil edildi. Artık beş üyeden oluşan grubun adı "The Jackson 5" olarak değiştirildi. Ardından yaptıkları ile normal bir insanın hayal bile edemeyeceği bir başarı yakaladı. Beklenmedik ölümü ise herkeste şok etkisi yarattı. Michael Jackson’ın Michael Joseph Jackson Jr, Paris Michael Katherine Jackson ve Prince Michael Jackson II adında üç çocuğu bulunuyordu.
Tanrı yeryüzüne bir meleğini göndermişti ama biz her zamanki gibi değerini bilmek yerine ona çamur atmayı uygun gördük. Ülkemizdeki koyun kesim ise adeta kötü haberlerden zevk alır gibi iğrenç Amerikan bulvar medyasının rant amacıyla yaptığı tüm çirkin haberlere inandı. Tabi bunda ranta ortak olmak adına doğruluğunu araştırmadan, hatta doğru olmadığını bile bile yayınlayan bütün Türk medyasının da payı çok. Dünyadaki en önemli insanlardan birisinin “kötü” haberlerinin, sansasyonlarının deli gibi tiraj yaptığını bilmeyen yok. Bu para için karalayan medya umarım Michael Jackson ile ilgili bu son “kötü” haberlerinden para kazanırlar da arkasından başka iğrençlikler yapmazlar (ama yapacaklar).
Michael, müzik ve popüler kültürde bir mihenk taşıdır, bir devirdir. Dünyanın neredeyse tüm ülkelerine en az bir kere giderek verdiği konserlerde inanılmaz kalabalıkları kendisine aşık etmiş, dansın, koreografinin, görsel ve işitsel şovun nasıl olması gerektiğini tüm dünyaya göstermiştir. Tüm zamanların en başarılı albümlerini ve en ses getiren, dudak uçuklatan yaratıcılık ve görsel efektlere sahip kliplerini yayınlamıştır. Tek seferde en fazla Grammy Ödülü birden alarak rekor kırmıştır(sonradan Carlos Santana da bu kadar Grammy almıştır ama kategori sayısı eskisine göre artış göstermiştir). Şimdilik 100 küsür milyon adet ile dünyanın en çok satan albümü rekorunu Thriller ile on yıllardır elinde bulundurmaktadır.
O popülaritesini, nüfuzunu, zamanını, enerjisini, parasını ve kalbini çocuklara yardım etmek ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için harcadı. Çocuklara kötülük etmenin aksine, onları eğlendirmek için her şeyi yaptı, kan kanseri olan binlerce çocuğun tedavilerini bizzat yaptırttı, her daim çocuklarla birlikte oldu, konserlerinde kliplerinde ve hayatında onlara yer verdi. Altı yaşından beridir sahnede olduğu için kaybolan kendi çocukluğunun yerine başka çocukların çocukluklarını yaşayabilmeleri için her şeyi yaptı, günümüz kalabalık hapishanelerinin gerçek sebebinin çocukların “çocukluklarının onlardan çalışması” olduğuna inandı. Dünyadaki açlık ve çevre sorunlarına mümkün olduğunca el verdi. Şarkı ve kliplerinde yer verdi, Heal The World Derneği’ni kurdu, dünyanın bir çok ülkesinden gönüllü ünlüleri toplayarak dünyanın en çok satan We Are The World single’ını hazırladı ve tüm gelirini Afrika’ya bağışladı. Her türlü yardım organizasyonunda seve seve yer aldı ve yüklü miktarlarda da bağışlar yapmaktan hiçbir zaman çekinmedi. "Most Successful Entertainer of All Time (Guinness World Records)", “Best-Selling Pop Male Artist of the Millennium (World Music Award) ve “Artist of the Century (American Music Awards) gibi başarılara sahip olan Michael Jackson’ın tüm yaptıklarını anlatmak mümkün değil, yazması saatlerimi alır. Yine de bir çok detayı blogdaki diğer yazılarımdan edinebilirsiniz.
Bazı aile fertlerinin ardından kendisinin de Müslüman olduğu söylentileri çıkmıştı. Ne hikmetse sonunda mübarek bir gecede, kandil gecesinde aramızdan ayrıldı. Daha 50. yaşını yeni kutlamıştık. Ne mutlu bize ki bir efsaneyi görebildik, çoğumuzun çocukluk kahramanı, birçok sanatçının idolü oldu, ama şu da bir gerçek ki onun gidişiyle beraber bir devir de kapandı: bizim devrimiz. Hep içimizde var olacaksın. Benim kalbim de durana kadar en büyük hayranın olacağımdan şüphen olmasın. Nur içinde yat EFSANE…
Gary/Indiana’da 29 Ağustos 1958 tarihinde dünyaya gelen Michael "Joseph" Jackson, dokuz çocuklu bir ailenin sekizinci üyesi olarak hayata gözlerini açtı. Şarkıcının fabrika işçisi olan babası Joseph Jackson, müziğe tutku derecesinde bağlıydı ve gitar çalıyordu. Katherine Scruse ile evlenip kalabalık bir aile haline geldikten sonra ilgisini çocuklarına da aşıladı. 1960’lı yılların başlarında Michael Jackson’ın ağabeyleri Jackie, Tito ve Jermaine, babalarının kurduğu "Jackson Kardeşler-The Jackson Brothers" ile kulüplerde şarkı söylemeye başladı. Michael, özellikle solo şarkılardaki performansı nedeniyle henüz 6 yaşındayken kardeşi Marlon ile gruba dahil edildi. Artık beş üyeden oluşan grubun adı "The Jackson 5" olarak değiştirildi.
İsim hakkını kaybeden Jackson kardeşler, gruptan ayrılan Jermaine’ın yerine en küçük kardeşleri Randy’yi gruba dahil ederek, "The Jacksons" ismini aldı. "The Jacksons", kısa zamanda toparlanarak 1976-84 yılları arasında kariyerlerindeki yükselmeyi sürdürdü ve yeni şirketlerinden 6 yeni albüm çıkardı. 1978’deki "Destiny" isimli çalışması grubun en başarılı albümleri arasında yer aldı. Michael Jackson’ın bu albümdeki besteleri, dünya çapında büyük beğeni topladı. O’nun beste yapabilme kabiliyetini ortaya çıkaran albüm de 2 milyondan fazla sattı. Michael Jackson, korkuluğu canlandırdığı "The Witz" adlı müzikal filmde, Diana Ross ile rol aldı. Jackson’ın yaşamında Ross’un ayrı bir yeri vardı. Basında sık sık Jackson’ın Ross’a aşık olduğu, hatta sonraki yıllarda estetik ameliyatlarla ona benzemeye çalıştığı yönünde söylentilere ilişkin haberler yer aldı. Müzikaldeki şarkıların aranjörü Quincy Jones ile uyumlu bir ortaklık kuran Jackson, sanatçı ile ilk solo albümü için anlaştı. 1979’da, şarkıcının ilk bağımsız solo albümü olan "Off the Wall", Jones’un prodüktörlüğünde Epic Records’tan çıktı. Çok büyük satış rakamlarına ulaşan albüm, 1980’de American Music Awards’ta 3 dalda ödül aldı.
Pop efsanesi Michael Jackson için "Thriller" albümü hayatının en büyük başarısı oldu. "Thriller", Quincy Jones prodüktörlüğünde müzik marketlerin raflarındaki yerini aldı. Albümdeki "Wanna Be Startin’ Somethin" "Billie Jean", "Beat It", "Thriller" adlı parçalar herkesin dilindeydi. "Thriller", müzik tarihinde tüm zamanların en yüksek satış rakamına ulaşarak rekor kırdı. Jackson’ın kardeşleriyle katıldığı Motown’ın 25.kuruluş yıldönümünde, "Billie Jean" isimli parçayı seslendirirken sergilediği "Moonwalk-Ay Yürüyüşü" denilen özel dansı, O’nun imzasıyla müzik tarihine geçti. Michael Jackson, 1984’te 12 dalda aday gösterildiği Grammy’den 8 ödülle ayrıldı. Afrika’daki aç insanlar için yapılan sosyal sorumluluk ve insani yardım projesi "USA For Africa" kampanyasında yer alan Jackson’ın Lionel Richie ile yazdığı "We Are The World", "Yılın Şarkısı" dalında Grammy kazandı.
Michael Jackson şöhretini sürdürürken artık müziği kadar farklı davranışlarıyla da dikkatleri çekmeye başlamıştı. Uzun süre yaşamak için "Fil Adam"ın kemiklerini satın almaya kalkışan Jackson, basında alaycı haberlere konu oldu. Bu arada, "Bad" albümüyle müzikseverlerin karşısına çıktı. Jones’un prodüktörlüğünü üstlendiği son Michael Jackson albümü, sanatçının beklentilerinin altında bir satış rakamına ulaşsa da "I Just Can’t Stop Loving You", "Bad", "The Way You Make Me Feel", "Man In The Mirror" ve "Dirty Diana" gibi parçalar listelerde bir numara oldu. Bad" şarkısına, Martin Scorsese yönetmenliğinde çekilen klip herkesi şaşırttı. Şarkıcının ten renginde çok belirgin değişiklik vardı. Medya, sanatçının, siyah olmaktan utandığı için ten rengini beyazlatmaya çalıştığını ve estetik ameliyatı geçirdiği iddialarını ortaya attı.
"Moonwalker" filminin başarısından sonra, paparazziler ve hakkında çıkan söylentilerden sıkılan sanatçı, 2 bin 700 dönümlük alana kurulu "Neverland" çiftliğini satın aldı. 1993’te 27. Superbowl maçının devre arasında mini bir konser veren Jackson, Amerikan televizyonlarında o zamana kadar elde edilmiş en büyük izlenme payına sahip olarak yaklaşık 100 milyon kişiyi ekran başına topladı. Sanatçıya, Şubat ayında düzenlenen 35. Grammy Ödül Töreninde "Yaşayan Efsane" ödülü verildi. Jackson, Elvis Presley’in kızı olan Lisa Marie Presley ile evlendi. Ancak evlilik 18 ay sürdü. 1996’da yine dünya turnesine çıkan Jackson, konserler sürerken Deborah Jeanne Rowe ile evlendi. Michael Jackson’ın, Michael Joseph Jackson Jr. (Prince-Prens olarak biliniyor) adlı bir erkek ve Paris Katherine Jackson adlı bir kız çocuğu oldu. Jackson ile Rowe, 1999’da yollarını ayırdı. Çocuk istismarı iddiasıyla iki kez tutuklanan Jackson, masum bulunarak salıverildi. Basında Michael Jackson’ın dinini değiştirerek "İslamiyet"i seçtiği ve 2005 yılında da cami yaptırdığı söylentileri de çıktı.

Lexus IS F '07








